Öncelikle zorlu kondisyon söylemi ile neyi kastettiğimizi daha iyi anlatmak amacıyla standart Ardrniz tipi maki çalılarının gür bir şekilde yetiştiği, hatta insan için dahi geçilmesi zor alanlar oluşturduğu standart Ege orman fenotipini aşağıda yerleştirdiğimiz harita çevre görüntüsüyle incelemenizi istiyoruz.
Batı Ege ormanları bu karakteristik bitki yapıları nedeniyle en zorlu orman türleri arasındadır. Dolayısıyla projemizi Ege ormanlarının standardı üzerinde şekillendirmek bizi neredeyse her coğrafi koşula hazırlayacaktır diye düşünüyoruz.
Yukarıdaki haritada bahsettiğimiz coğrafi şartları en iyi betimleyecek herhangi bir dağ yolu seçilmiştir. Özellikle yolun yukarı kısmında görünen maki ve mersin çalılarının oldukça boylanmış olması ve normal bir paletlinin bile geçmesi zor bir alan yaratmaktadır. Bu engebe ve bu bitki örtüsünde dizel motoru olmayan, görece hafif, yokuş tırmanma kabiliyeti çok iyi bir araç tasarlamamız gerekecektir. Böyle anahtar kelimeler üzerinden gittiğimizde ortaya çıkacak aracın şekli çok farklı olacaktır. Aşağıda bu şartlara uygun araçlar için mümkün tasarımları inceliyoruz.
Öncelikle şunu söylemeliyiz ki hudut açan Orkut araçları piyoner, yani ilk kullanılacak araçlardır. Dolayısıyla bu maki çalı kondisyonlarına en uyumlu gövde yapıları bu araçlarda olmalıdır. Bu araçlar hudut şeridi, güvenlik yolu açacaklardır. Arkasından gelen sulu Orkut araçları bu açılmış olan yoldan ilerleyeceklerdir. Hudut açan Orkut araçlarının bu görevi sebebiyle konvansiyonel araç tasarımlarının dışında, amaca uygun bir tasarıma ihtiyaç duyacaktır.
Makilik sorununa çözüm arayışımız ikinci olarak tekne gövdesi şeklinde bir tasarımı ortaya getirdi. Kimi bölgelerde çok fazla sıklaşan maki çalılıklarını, bizim aracımız ağırlığında (hafifliğinde) bir aracın geçebilmesi için farklı tasarımlara ihtiyaç duyulabilir. Üç tekerlekli, önü engelin üzerine çıkarak devam etmeyi mümkün kılan ve gövdesi tekne gövdesini andıran bu araç prototipi, maki sorununu çözmek adına aklımıza gelen bir başka tasarımdır. İki buçuk metre yüksekliklere ulaşan çalılıkları bir deniz gibi geçebilecek üçüncü tekere sahip bu tekne gövdeli araç, kendine has tasarımı, paletlerinin şekli ve bant uzunluğu gibi yenilikçi detaylarıyla biraz farklı duruyor ancak işlevsellik bakımından oldukça iddialıdır.
Resimlerde gördüğünüz çizimler sizde bir izlenim uyandırmadan şunu not etmeliyim: bu araçlar öyle görüldüğü gibi hantal araçlar değiller ve zannettiğiniz gibi tank paletleri yüzlerce kiloluk metal zırhlarla hareket etmiyorlar. Açıkçası paletler için şu an Avrupa'da satışta olan all-terrain bir aracın dayanıklı lastik paletlerini takibe almış durumdayız ancak lastik olmasa da yine hafif alaşımlı alüminyum gibi bir metalden hafif paledimizi kendimiz imal edebiliriz. O yüzden üçüncü teker fikri her ne kadar başta garip gelse de sahada uzun süre inceleme yapınca, iyi bir çözüm olabilir izlenimine varıyorsunuz
Araçların gelişimi konusunda detaylardan ilerleyen dönemde sizleri haberdar edeceğiz ancak fikir edinmek isteyen arkadaşlar için şunu not düşmek istiyoruz ki araçlarda elbette askeri bir aracın kıvraklığı ve manevra kabiliyeti ulaşılmak istenen bir noktadır. Ancak sevkiyatın kolay olması, helikopterle taşınabilmesi gibi bazı detaylar aracın şekillenmesinde belirleyici olacaktır. Araçlar çok dik yamaçlara zorlanmadan tırmanabilmelidir; bu faktörler aracın ağırlığı için de belirleyici olacaktır.
Akdeniz havzasında, yani Akdeniz'e kıyısı olan ülkeler arasında orman yangınlarından en fazla etkilenen ülke konumundayız. Bu durum bize, bu soruna başka bir açıdan eğilme zaruretini getirmiş, başka çözümler bulma, başka ülkelerde olmayan, henüz denenmemiş fikirler ve projeler üretme zorunluluğunu doğurmuştur.
Mevcut metotlar ve teknolojilerle bir yere kadar gelinebilmektedir fakat daha hızlı müdahaleyi sağlayacak teknolojiler geliştirmek zorundayız. Bu sorunu en fazla yaşayan ülke olarak şimdiye kadarki mücadelemiz bize bu alanda tecrübe ve deneyim kazandırmıştır. Deneyimlerimizi çözümlere dönüştürmeli ve orman yangını sorununa farklı yaklaşımlar geliştirerek bu alanda piyoner, yani öncü çalışmaları ortaya koymak durumundayız. Bunu kendimiz için, bunu üzerinde var olduğumuz gezegen ve geleceğimiz için yapmak zorundayız.
